mümkün olmayan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

mümkün olmayan



"mümkün olmayan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
mümkün olmayan infeasible s.
mümkün olmayan impossible s.
mümkün olmayan not possible s.
mümkün olmayan unpossible [obsolete] s.

"mümkün olmayan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 102 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
pek mümkün olmayan unlikely s.
General
kaçışı mümkün olmayan kafes iron cage i.
mantıklı düşünceyle cevaplanması mümkün olmayan sadece sezgilerle anlaşılabilen hikaye koan i.
yakın dost olmaları mümkün olmayan unlikely bedfellows i.
kanıtlanması mümkün olmayan şey unfact i.
kanıtlanması mümkün olmayan olay unfact i.
mümkün olmayan şey impossible i.
anlaşılması mümkün olmayan şey sealed book i.
tayini mümkün olmayan unassignable s.
miras kalması mümkün olmayan noninheritable s.
nakit ödenmesi mümkün olmayan noncallable s.
ispatı mümkün olmayan nondemonstrable s.
telafisi mümkün olmayan nonrecoverable s.
kaçınılması mümkün olmayan ineluctable s.
anlatımı mümkün olmayan beyond expression s.
bulunması mümkün olmayan unfindable s.
tahsili mümkün olmayan irrevocable s.
telaffuzu mümkün olmayan unpronounceable s.
tesellisi mümkün olmayan inconsolable s.
tesellisi mümkün olmayan unconsolable s.
tesellisi mümkün olmayan disconsolate s.
engellenmesi mümkün olmayan not preventable s.
engellenmesi mümkün olmayan unpreventable s.
eğlendirilmesi mümkün olmayan unamusable s.
eğlendirilmesi mümkün olmayan unamused s.
kaçınılması mümkün olmayan unavoided s.
daha iyi yapılması mümkün olmayan unbetterable s.
geliştirilmesi mümkün olmayan unbetterable s.
hayal edilmesi mümkün olmayan unsupposable s.
miras kalması mümkün olmayan moveable s.
dönüşü mümkün olmayan reverseless s.
kabul edilmesi mümkün olmayan objectionable s.
tahsili mümkün olmayan desperate s.
değiştirilmesi mümkün olmayan (teslim tarihi) drop-dead s.
karşılıklı olarak mümkün olmayan incompossible s.
tabiri mümkün olmayan phraseless s.
kaçılması mümkün olmayan scapeless s.
telafisi mümkün olmayan irretrievable s.
iadesi mümkün olmayan non-refundable s.
mümkün olmayan bir şekilde unprobably zf.
devri mümkün olmayan bir şekilde unalienably zf.
karşı konulması mümkün olmayan bir şekilde overpoweringly zf.
Colloquial
kar potansiyeli olan ancak yatırımcı yaşlanmadan önce beklentileri karşılaması mümkün olmayan (şirket, yatırım) gray-wave s.
kar potansiyeli olan ancak yatırımcı yaşlanmadan önce beklentileri karşılaması mümkün olmayan (şirket, yatırım) grey-wave s.
Idioms
ertelenmesi mümkün olmayan şey ox-in-the-ditch i.
ertelenmesi mümkün olmayan bir durum the ox is in the ditch i.
birinin aklına saçma sapan/mümkün olmayan fikirler sokmak give somebody ideas f.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a stone expr.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a turnip expr.
kazanması/başarılı olması pek mümkün olmayan bir durumda on a losing wicket expr.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a stone expr.
ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum one can't get blood from a turnip expr.
anlaması mümkün olmayan birine bir şey anlatma like showing a card trick to a dog expr.
anlaması mümkün olmayan birine bir şey anlatmak like showing a dog a card trick expr.
Speaking
olabilmesi/gerçekleşmesi mümkün değil/olmayan It'll be a long day in january when something happens expr.
Trade/Economic
devri ve cirosu mümkün olmayan evrak non-negotiable instruments i.
iadesi mümkün olmayan akreditif non-refundable letter of credit i.
tahsil edilmesi mümkün olmayan borç bad debt i.
tahsil mümkün olmayan alacak uncollectible loans i.
tahsili mümkün olmayan senet uncollectible bill i.
tekrar ortaya çıkması mümkün olmayan masraf non-recurring charge i.
telafisi mümkün olmayan bir zarar irreparable damage i.
taksimi mümkün olmayan malın mahkeme kararıyla satışı sale in partition i.
tahsili mümkün olmayan hesap uncollectible account i.
zaman aşımı nedeniyle tahsili mümkün olmayan alacaklar bad debts i.
zaman aşımı nedeniyle tahsili mümkün olmayan alacak bad debt i.
ertelenmesi mümkün olmayan nondeferrable s.
itfası mümkün olmayan irredeemable s.
ödenmesi mümkün olmayan irredeemable s.
tahsili mümkün olmayan uncollectible s.
Law
aksinin ispatlanması mümkün olmayan karine conclusive presumption i.
tahsili mümkün olmayan alacaklar back debts i.
tayini mümkün olmayan haklar unassignable rights i.
tayini mümkün olmayan impossible to determine i.
vaktinden önce feshi mümkün olmayan yararlanma hakkı absolute estate i.
kazanılması mümkün olmayan dava hospital pass i.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı rule of cy pres i.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı cy pres i.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı cy pres doctrine i.
devri mümkün olmayan unalienable s.
devri mümkün olmayan intransmissible s.
devri mümkün olmayan untransferable s.
geri alınması mümkün olmayan unrecoverable s.
istinafı mümkün olmayan non-appealable s.
itirazı mümkün olmayan nonappealable s.
itirazı mümkün olmayan non-appealable s.
istinafı mümkün olmayan nonappealable s.
temliki mümkün olmayan unalienable s.
tayini mümkün olmayan unassignable s.
temliki mümkün olmayan untransferable s.
tayini mümkün olmayan indeterminable s.
temyizi mümkün olmayan non-appealable s.
temyizi mümkün olmayan nonappealable s.
temyizi mümkün olmayan inappealable s.
Politics
mübadelesi mümkün olmayan nonfungible s.
Technical
geri kazanımı mümkün olmayan nonrecoverable s.
geri dönüşümü mümkün olmayan nonrecyclable s.
Medical
cerrahi olarak çıkarılması mümkün olmayan unresectable s.
ameliyat edilmesi mümkün olmayan inoperable s.
History
gerçekleşmesi mümkün olmayan bir zamana tarihlenmiş şey misdating i.
Archaic
devri mümkün olmayan untransmissible s.
Slang
zapt edilmesi mümkün olmayan hell on wheels expr.